Yurdumuzda 1956 yılından 2000 yılına kadar yatırımın tamamını devletimizin gerçekleştirdiği linyit kömürü kullanan Termik Santrallerin beşi hariç hepsi 2013 yılında özelleştirildi. Bunların içinde kamuya ait Enerji Üretim AŞ tarafından işletilen Çan 18 Mart Termik Santrali (320 MW) de bulunuyor. Odaş Enerjinin işlettiği Çan-2 termik santrali (330 MW) ise 2018 de devreye alındı.
Uzun zamandan bu yana yerli linyit kullanan Termik Santraller hakkında yazmak istiyordum bugüne kısmetmiş. İlgili yasanın veto edilmesi vesile oldu diyelim.
Neden yazmak istediğime gelince; kişisel ilgi alanlarımdan biri olan yenilenebilir enerji daha genel ifade edersem enerji konusu bir yanda dururken eğitim hayatımın önemli bir parçasını yaşadığım yüksek lisans dönemim diğer yanda bulunuyor. Eğer takip edenler varsa 2010 dan beri enerji konularında yazdığım blogum karbonkaleyi bilirler. İstanbul Teknik Üniversitesindeki yüksek lisans günlerim Maçka’da yaşandı. Esas olarak Türkiye linyit kömürlerinin Akışkan Yatakta yakılarak enerji üretimi şeklinde kısaca özetlenebilecek araştırma grubunda çalışarak Yüksek Kimya Mühendisi olmaya hak kazanmıştım. Yazımın ilerleyen bölümlerinde biraz ayrı duruyormuş görünen konuların nasıl bir araya geldiğini ve anlamlı bir iletişim ortaya çıkarmaya çalıştığını anlatabilirim ümit ediyorum.
Çan’ da doğmuş büyümüş biri olarak diğer termik santrallerin bulunduğu bölgelerde yaşayanlara olduğu gibi memleketimin insanlarına karşı sorumlu olduğumu düşünüyorum. Yazımın temel motivasyonu bu noktadan başlıyor ve yaşamımın öteki evrelerindeki hassasiyetlerle buluşuyor.
Tablo-1 | Yer | -Termik Santrali | İşletme |
1 | Çanakkale | Çan 18 Mart | EÜAŞ |
2 | Şırnak | Silopi | Ciner Grup |
3 | Kahramanmaraş | Afşin Elbistan | EÜAŞ |
4 | Karabük | Kardemir | Kardemir AŞ |
5 | Kütahya | Tunçbilek Termik Santrali | Çelikler Holding |
6 | Kütahya | Seyitömer | Çelikler Holding |
7 | Manisa | Soma A | EÜAŞ |
8 | Manisa | Soma B | Konya Şeker AŞ |
9 | Sivas | Kangal (1 ve 2) | Konya Şeker AŞ |
10 | Ankara | Çayırhan | Ciner Grup |
11 | Muğla | Yeniköy | İçtaş-Limak |
12 | Muğla | Kemerköy | İçtaş-Limak |
13 | Bursa | Orhaneli | Çelikler Holding |
14 | Kahramanmaraş | Afşin Elbistan | EÜAŞ |
Tablo-1 de Cumhurbaşkanımızın veto ettiği yasanın kapsadığı termik santrallerin listesini görebiliriz.
İlk tespitimiz yasayı meclise getiren ve kabul oylarının çoğunluğunu verenin ve Cumhurbaşkanımızın Genel Başkanı olduğu parti olduğunu ifade edelim.
Sonra Çizelgeden de görüleceği üzere Termik Santrallerin 5 tanesinin devletimiz tarafından işletildiği tespitidir. Hadi özel sektörün işlettiği santrallere baca gazları ve tozlarını engelleyen filtre takılması için verilen 2,5 yıl sürenin veto edilmesini anlıyoruz da, devletin bizatihi kendi işlettiği santrallere neden şimdiye kadar anılan filtre sistemlerini kurmadığını anlamıyoruz!
Halkın parasıyla neden halkı zehirlemek durumunda kalıyoruz?
Üstelik bu termik santralleri devlet inşa etmiş ve 2013 yılından itibaren özelleştirmiş iken!
Ancak devletin işlettiği 5 santralin içinde Çan 18 Mart Termik Santralinin farklı bir durumu var. Neden mi?
Çan 18 Mart Termik Santrali akışkan yatak teknolojisiyle kuruldu… 25 Haziran 2000 de başlayan inşaatın yatırım kararı nasıl alındı? Akışkan yatak teknolojisini seçenleri kutluyorum.
Kısaca şunu demek istiyorum; yurdumuzdaki linyit kömürlerinin ortak bir özelliği var, kükürt içeriği oldukça yüksek linyitlerimiz var açıkçası. Bu özellik linyiti enerji üretimi yaktığımız zaman bacasından kükürt gazlarını fazla üretecek olması anlamına geliyor. Akışkan yatak teknolojisi ise buna çözüm getiriyor. Kireç taşı kullanılarak kükürtün gaz haline geçmesi yerine kireçle reaksiyona girerek yanma külü içinde kalmasına imkan veriyor. Ayrıca bir diğer hava kirliliği sebebi NOx gazları yanma sıcaklığının düşük olması nedeniyle oluşmaması söz konusu oluyor. Nereden biliyorsun? derseniz yazımın başlarında yüksek lisansımdan söz ettiğim bölümü tekrar gözden geçirin derim.
Çan bu sebeple diğer termik santral bölgelerinden daha şanslı durumdadır çok şükür. Fakat bütün termik santrallerde toz partiküllerinin bacadan havaya atılması söz konusudur. Bunu engellemek için elektro filtre yatırımı yapılmalıdır. Bu emrimize yurdumuzdaki bütün çimento fabrikaları da dahildir. Neden mi? Şöyle;
Yürürlükte olan Anayasamızın 56. maddesini hatırlatarak yazımıza son verelim diyorum;
Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.
Yani
Poşet paralı, filtresiz santral serbest olmaz..
diyor.
Kaynakça
Mühendis ve Makina güncel, Kasım 2018
Karbonkale
Anayasa
istanbul Teknik Üniversitesi